Yatsı ezanı ve ilhamı

Gülhavin
2 min readJun 18, 2023

Yatsı ezanı okundu az önce, ezanları dinleyenler bilir yatsı ezanı uzun sürer, her ezanda olduğu gibi makamı farklıdır ve kendine has bir gerginliği vardır, en azından benim için.

Geçen sene bu zamanlar yatsı ezanı İstanbul’da on gibi okunurdu, ben yatsı ezanı okunmadan kütüphaneden çıkar, Kızılelma caddesinden yatsı ezanını dinleyerek tramvaya doğru yürür, son giriş saati on bir olan yurduma doğru giderdim, o hayatımın bitmesini çok istiyordum. Bitti, hatta o hayatımın bitmesinin üzerinden 1 yıl geçti neredeyse, bir şeyler bitiyor, tıp fakültesi bile bitiyor.

Şu an aşırı harika bir hayatım mı var, yok, mutlu muyum, bazı yönlerden evet ama bazı yönlerden hayır.

Hayatta tek amacımız mutlu olmak mıdır? Hayır.

Ben daimi mutluluk mu amaçlıyorum? Hayır.

Yine uzun bir zaman oldu ben yazı yazmayalı, hatta arkadaşlarımla konuşmayalı, dışarıda arkadaşlarımla oturup overpriced latte içmeyeli…

Eski hayatımdan tek kalan aldığım dondurulmuş falafeller, tahinli yoğurdum ve cam kavanozlarım. Eski hayatım derken de sanki o eski hayatım yok olmuş da o eski hayatım sayesinde burada değilmişim gibi de…

Bilmiyorum, geçmişim ve şimdi arasında bir kopukluk hissediyorum. Onların bağlantısını kurduğum an her şey daha iyi olacak gibi hissediyorum.

Gençlik kaynaklı olsa gerek hayatım o kadar değişiyor ki kısa aralıklarla, dünyaya alışmaya çok meraklı olmasam da her yeni level çok çok daha zor ve ben her yeni levelde daha güçlü olamıyorum, bazen yedek canlara ihtiyacım oluyor, bazen mola vermeye. Ama sanırım ben yedek canlarımın olmadığı gerçek dünyada mola vermeyi bilmiyorum, bedensel olarak mola vermeyi hiç alışkanlık edinmedim, yani hadi bir uzanayım da dinleneyim, uzanırsam uyurum, uyuyorum da, hiçbir şey yapmayıp uyuyorum. Ama maalesef o da depolanmıyor.

Erişkin hayatı beni çok zorluyor, dünya (fani dünya ve keyifleri) benim olsun istemiyorum ama en azından gücüm yetsin istiyorum. Bazen gücüm yetmediğinde mola verebileyim istiyorum.

Öğrenmem gerekenler ilk madde: efektif mola vermeyi öğren çünkü mola vermedikçe yeniden kalkıp devam edemezsin.

Hep multitasking çalışmaya çalışıp başaramayan ve bu başarısızlığına da ekstra üzülen bir insanım.

Evet bazen kendi üzerime çok geliyorum, ben kendi üzerime geldikçe kimse de dur demiyor, o yüzden kendime şefkat göstermeyi öğreniyorum bir süredir, keyifli bir süreç olmuyor, şefkat edebilmek kendine, tamam canım seni anlıyorum diyebilmek güçsüz hissettiriyor ama her zaman güçlü olmak da mümkün değil.

Neye göre düşüncelerim şekilleniyor bilmiyorum, iç huzursuzluğumun sebebi nedir bilmiyorum.

Dünya hevesine kapıldım desem heves edilecek bir dünya hayatım yok.

Sanırım düşüncelerime sansür koyduğum ve bazı şeyleri hayatıma tam olarak dahil edemediğim için geçmişten kopmuş da başka bir şimdiye misafir olmuş gibi hissediyorum, misafirliği hiç sevmem ve bir an önce eve gitmek isterim, hem annemi hem babamı ben evimi özledim.

Şimdiyle hiçbir zaman kavga etmedim yani şimdi kaygım yoktu ama yeni sorunum ne geçmişle ne gelecekle şimdiye sığamıyorum.

Bu da geçecek umarım, çünkü şimdi olan ve geleceğimde de inşallah olacak çok güzel şeyler yaşıyorum ve umarım sığamadığım şimdi, geleceğime sığabilir.

--

--