İç Dökmeler

Yarış atı

Gülhavin
Türkçe Yayın

--

14 aydır pediatri asistanıyım. 14 ay.. Bir ömür gibi gelse de, hayatımı aslında doktor olmak üzerine inşa etmiş olsam da(sıkıntılı bir hedef), tüm emeklerim boşuna gibi geliyor, yaptığım iş o kadar doktorluk gibi değil ki, sadece insanlara laf anlatma, insanları idare etme sanatı… Ben bunun eğitimini hiçbir yerde almadım, alaylı olarak öğrenmeye çalışıyorum, bir yandan da gerçekten tanı koyup tedavi ediyorum(bazen tek başıma). Yaptığım işlere hayret ediyorum.

gün batımı- iş yerimden

Çok şükür geçimimi sağlayabildiğim, ekonomik özgürlüğümü sağlayabildiğim bir işim var, Allah’a sonsuz şükürler olsun. Lakin o kadar sorguluyorum ki hayatımı, hatta sorgulamamak için asla düşünmüyorum işten kalan zamanlarda, aktif odaklanma süremi 10 saniyelere düşüren şeylerle kafamı dolduruyorum, aslında bir yandan burn out(tükenmişlik- bu cümleyi de ilk kez katıldığım bir kongrede, ingilizce olarak öğrendiğim için ingilizcesi benim için daha anlamlı) semptomları bence, uzun süredir burn out ama, bazal depresyon olarak da değerlendirebiliriz. Her gün ayaklarım işe geri geri giderek gidiyorum. Artık maalesef bu kronik hal bile konfor alanım olduğu için bu işi yapmaya mecburmuş gibi hissediyorum ve bir şekilde bu işten başka işlere kafa yoramıyorum. insan kendisi için bazı planlar yapıyor, çok şükür Allah da nasip ediyor ama işte planlar planladığın gibi gitmiyor, ne kadar her şeyi ölçüp tartsan da o şeyin içine girmeden ne olduğunu, nasıl hissedeceğini bilmiyorsun. Ben yıllardır doktor olmak için çalışırken şu an gerçekten de olmamak için çabaladığım şey olmak istiyorum; ev hanımı, yani evde oturmak, sadece ev işleri yapmak, yemek yapmak ki işe gittiğim halde de bunları yapmak zorundayım kendime yani, evli olsam da olmasam da, kendi öz bakımımı, öz geçimimi yapmak bile lüks, doktorken hem fiziksel hem ruhsal yorgunluk ve bunaltı.

Geçmişe baktığımda hayatımın her aşamasında zorlanmışım ve keyif alamamışım, çünkü bu yaşıma kadar hep yarış atı gibi koşmuşum ve birinci olamadığım her şey, süreç de dahil anlamsız gelmiş,(birinci olsam bile, hemen sonraki aşama gelmiş ve önceki birinciliği anlayamamışım, keyfini çıkaramamışım),keyif alamamışım hiçbir şeyden. Vardığım noktada evet belki de Türkiye’de her gencin olmak istediği yerdeyim ama ne haldeyim. Bazen utanç duyuyorum bu hislerden ama maalesef gerçekler, böyle hissediyorum. Bu yarış atı olma halinden üniversitede vazgeçtim, iyi bir şey yapmamışım. Çünkü benim bünyem yarış atı olmaya alışık, başka bir şey bilmiyor ki, her yarışta geriye düşüşüm ekstra sorun olmaya başladı, artık yarış atı değilim, bunu kendim seçtim desem de, bir şekilde yarış atı olmak bünyem olmuş ve yapamadığım her şeyden vazgeçmeye başlamışım. Yarış atı bünyemden dolayı tıp fakültesini okurken bırakmayı çok düşündüm, çünkü yarış atı bünyemle yarış atı olmayan halim birleşince, en başarılı olamayınca hemen vazgeçtim, hedefim küçülürse mutlu olurum diye, daha anlamlı gelir diye ama olmadı, tıp fakültesinde tıp fakültesi dışında yaptığım her şeyden keyif aldım ama tıp okumak benim için hep hobi kategorisinde yer aldı ve hobi tıp fakültesi geçmişimle hobi olarak bir de çocuk doktoru olayım dedim. Dünyanın en zor mesleği falan, yarış atı bünyem sağ olsun, yapabilirsin dedi, ama maalesef yarış atı bünyem ve hobi yaklaşımım birleşince en ufak başarısızlık, yetersizlik hissi bırak bu işi seslerine dönüştü. Hala da devam ediyor, hatta başarılı olmak artık beni korkutuyor ve ısrarla başarılı olmak istemiyorum, o yarışa girmek istemiyorum, benim için üniversite sınavından çıktığım gün bitti yarış atı olmak ve yarışım. Sonrası zaten başka bir evren ama yarış atı bünyem hala var maalesef.

fenton büyüme eğrisi

Arayıştayım ama maalesef bu 14 aylık hayatım öldürücü olsa da konfor alanıma dönüştü, öyle ki o kadar umurumda değil ki hiçbir şey, arada ağlıyorum, arada isyan ediyorum(malesef). Arada da çok mutlu oluyorum( para kazandığım için-çok şükür). Ne aradığımı da arayıp bulacağım şeyin neye hizmet etmesi gerektiğini de bilmiyorum. tek bildiğim bu gidişin iyi bir gidiş olmadığı, iyice merhametsiz, sinirli bir insana dönüştüğüm oluyor, insancıl şartlarda asla çalışmıyorum, insancıl bir iş yapmıyorum, çok şükür ki Allah’a inanıyorum ve beni ayakta tutan tek şey bu ve işimi yapmamı sağlayan şey de bu, yoksa insana hizmet etmek, hele de bir insanın çocuğuna, taptığı çocuğuna hizmet etmek dünyanın en zor işi, bir de Türkiye’de doktorsanız, Allah’tan başka kimse yardımcınız olamaz.

İnsanlarla konuşmak da anlamsız geliyor, nasılsın sorusuna vereceğim cevap aynı, iyi diyelim iyi olsun, benden aşırı mutlu, memnun olmam bekleniyor, ne güze bir işin var deniliyor, Allah size kat kat daha fazlasını versin inşallah. Doktor olanlarla konuşmak bile anlamsız geliyor çünkü doktor da doktorun kurdu olmuş, maalesef ki çok yanlış zamanda doktor oldum, herkesin gözü cebimde, herkesin gözü beni işimden nasıl edeceklerinde, herkesin gözü benim üzerimden ego tatmininde ve herkesin gözü benden belki de aslında benim kendimden beklentilerimde. Herkes önce dönüp kendi sahip olduklarına bakmalı bence sonra da başkalarının sahip olduklarına, çünkü Allah insana bir şeyleri nasip ediyor, ve insana nasip olan her şeyin bir bedeli oluyor, dilerim ki kimseye nasip olanların bedeli akıl sağlığı ve iyi insan olma hali olmaz.

gün batımı-evimizden

Bir cumartesi günü ve yine kendimi güzel hissetmeyip, pazartesi işe gideceğim stresi ile hiç ettiğimi bir cumartesi günü.

Rabbim Ramazan ayının hatırına kalplerimize ferahlık versin, aydınlatsın kalbimizi, sevgimizi, iyiliğimizi ve imanımızı artırsın.

Amin.

--

--